Edirne HipHop
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Edirne HipHop

Edirne Hiphop
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sıkı Durun O Geldi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
kavanoz
Admin
Admin
kavanoz


Mesaj Sayısı : 302
Kayıt tarihi : 23/12/07

Sıkı Durun O Geldi Empty
MesajKonu: Sıkı Durun O Geldi   Sıkı Durun O Geldi EmptyPtsi Nis. 07, 2008 8:54 am

Sıkı Durun O Geldi Saian_sdg_kucukDaha önce çıkardığı albümlerle kendine ait bir kitle oluşturmayı başarmış ve kulaklarda ayrı bir yer edinmeyi başaran Saian, "Olma" albümünden sonra verdiği aranın ardından geçtiğimiz haftalarda yayınladığı "Sıkı Dur Geliyorum" albümüyle hızlı bir dönüş yaptı. Biz de Hiphoplife olarak Saian'la bu albümü masaya yatırdık ve gelecek projelere dair samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Şimdi sizlere yaptığımız bu röportajı sunuyoruz.


“Varolmanın Karşı Konulmaz Hafifliği” ve “Suç” isimli parçalarına, sevilen şairlerin sözleriyle son derece uyumlu bir şekilde nokta koyuyorsun. Eski parçalarında da kimi şairlerden sözler kullandığını biliyoruz, bu durumların özel bir yanı var mı senin için?


Bu gibi ufak detayların işime biraz renk ve derinlik kattığının farkındayım. Parçayı kapatırken genelde çok yakışıklı duruyorlar kaldı ki Ataol Behramoğlu ya da başkaları gibi edebiyat üstatlarını az da olsa anabilmek iyidir. Çok kişi bu sayede o şairlere ilgi duydu araştırdı kitaplarını edindi bunları iyi biliyorum. Durumun özel yanı da bu olsa gerek.

Daha önce de başkalarının yaptığı alıntılar için "çaldı" gözüyle bakıp tepki gösteren kesimler oluyordu. Bu alıntıları yaparken dinleyiciden tepki görürüm diye düşündüğün oluyor mu?

Hiç düşünmedim. Eğer yaptığım alıntıları sahiplenseydim veya da kendiminmiş gibi göstermeye çalışsaydım çekincelerim olurdu tabi ama öyle bir durum söz konusu olamaz. Tepki alanlar işi abartıp olduğu gibi bir parçayı alıntı yapıyorlar herhalde oysa ben bir albümde en fazla bir iki parçada bir iki cümle hoş teferruat şeklinde kullanıyorum, dedim ya bu gibi ufak detaylar şarkının büyüsüne yön verebiliyor.

Albümünün politik ve duygusal havasına ufak ufak ironik durumlar kattığını hissediyoruz. Senin de dile getirdiğin ironik söylemler sanırım hepimizi içine alıyor?

Şüphesiz öyle. Politik parçalar için söylüyorum, ironi ve kara mizahın hedefi çoğunlukla toplum ya da toplumu yönetenlerdir ve biz de toplumun birer ferdiyiz, ben de dahil olmak üzere hepimizi kapsıyor. Eleştiren kişi sorumluluk altına giriyor bence ve bir yerde içine dönüp özeleştiri yapabilmesi de gerekiyor. Örnek olarak albümden bir dilim alalım; papparazi kültürünü sindiren ‘siz’ değilsiniz, içinde benim de olduğum bir ‘biz’ var. O yüzden “Kıtlıktan çıkmış gibi tüketen de biziz” diyebiliyorum. İroni duygusal parçalarda da var ama bu biraz daha ‘ben’le ve şarkıyı yazdığım kişiyle ilgili biraz özel yani. Neden ironi ya da kara mizah var peki? Çünkü aşk ve sevgi üzerine yazmak fazla sıkıcı iş benim için. Bunu çekici bir hale getirmem gerekliydi ve yapmaya çalıştım yaptığımı beğendim de.




Aslında bundan evvelki albümlerinde de siyasi söylemlere yer vermiştin fakat 'Sıkı Dur Geliyorum' albümünde sesin sanki daha kuvvetli yankılanıyor. Bunun gerekçeleri nedir?

Elbette. Bundan 2 albüm önce her şey farklıydı, mesela düşünsene insanlara yeni yeni tanıştırıyorsun kendini ve adımlarını dikkatli atmak mecburiyetindesin, hassas noktalara temas ederken yapılabilecek herhangi bir yanlış ters tepebilir ve daha sonrası için insanların kafasında size bir önyargı oluşturabilir ki bunun örneklerini de yeni mc’lerde gördük yakın zamanda. Adımları dikkatli atarsan sonradan sonraya insanları da arkana alıp daha da keskinleşebiliyorsun, insanlar fazlasıyla önemli bir faktör. Peki insanlar desteklemeseydi ben bağırmayacak mıydım? Hiç fark etmezdi gerçekten. Ama şu bir gerçek ki sesimi kuvvetli kılan insanlardır onlara teşekkürü borç bilirim. Rap müzik protesttir ve ben protesto ederim bu, hafife alınmamalıdır keza protesto edeyim eleştireyim derken elinize yüzünüze bulaştırabilirsiniz. Bu tarz parçalar yapacak olan insanların belli bir bilgi birikimine sahip olması lazım Allah korusun komik duruma düşersiniz. Diğer bir mevzu protesto ettiklerimizden gerçek anlamda rahatsızlık duyuyor olmalıyız bence. Umurunuzda değilse merak edip de takip etmiyorsanız Irak savaşını ya da Filistin’i ya da sistemi şarkılarınızda işlememeniz daha etik bir anlayıştır mutlaka.

Peki albüme gelen yorumları değerlendirecek olursak siyasi tavrını hem savunan hem de fikirlerine tepki gösteren kişiler oldu. Sen nasıl değerlendiriyorsun bu olumlu ve olumsuz eleştirileri?

Ben nabza göre şerbet vermiyorum da şerbetime göre nabız arıyorum aslında yaptığım bu. Bu tür olumsuz tepkiler mutlaka olacaktı bekliyordum çünkü tarihte de bu böyle, gerçekleri dile getirirsiniz ve bu kimisine batar hoşlarına gitmez keza kafalarında yarattıkları gerçekler inanmak istedikleri gerçekler objektif değildir. Kendi çıkar ve egolarına göre bu söylemler onlara aykırı geliyor. Albümü alelade, sırf eleştirmek için eleştirenlere de şöyle bir baktığınızda sorunun temelinde ideolojik çatışmaları var benimle, yani düşünce yapım o kişilere ters geldiği için albümün bir yerini karalama yolunu seçiyorlar “önceki işleri daha iyiydi” “fena değil” “abartılacak bir tarafı yok!” gibi. Bu gibi geliştirilen savunma mekanizmaları psikolojide de vardır. Bunlar komik (gerçekten eleştiri yapanları muaf tutuyorum)… Öte yandan suçu ne olursa olsun 16 yaşındaki bir çocuğun idamını hangi fikir hangi ideoloji tartışabilir? Onlarca aydın kişinin diri diri yakılmasının doğruluğu ne biçimde savunulabilir hangi beyinler bunu savunur? Ama işin keyifli tarafı rahatsız olanları daha da rahatsız etmek, işin içinde oldukça buna devam edeceğim, bizler Mustafa Kemal çocuklarıyız. Olumlu tepkiler için çok da konuşmaya gerek yok, dinleyicinin biraz duyarlı biraz da gerçekçi olması yeterli zaten onlar beni çok iyi anlıyorlar. Bize bu ülkede yakın tarih anlatılmıyor da yerine doğruluğu tartışılır savaşlar masallar destanlar vesaire… aman uyandırmayalım düşüncesiyle.

Senin de içinde bulunduğun TR Self Confusion'un ana amacı belli isimleri bir araya getirip underground piyasasında bir saf oluşturmak mı yoksa daha profesyonel bir yönü var mı bu oluşumun?

Her ikisini de ve fazlasını kapsıyor amacımız. Aslına bakarsan belli isimleri bir araya getirdiğimiz falan yok biz zaten 6 kişi hepimiz hep beraberiz kardeş gibiyiz, çıkarlarımız bir gittiğimiz yön bir düşünce yapımız bir hiyerarşimiz yok kralımız kralcılığımız yok. Bir saf olarak da görülebilir olabilir, zaten öyledir. Kendimizi bir taraf olarak göstermemizin nedeni biraz da izole olabilmek çünkü bilirsiniz bu ortamda herkes rap yapıyor ya da rap yapıyor. Biraz ayrı bir yerde durmalıyız, dinleyici bizi daha iyi seçebilmeli ayrımsayabilmeli, sürüye karışmak istemiyoruz. Profesyonellik dersen, projelerimiz ne denli büyük olursa TR Self Confusion o doğrultuda evrimleşecektir tabi. Diğer taraftan bizim bir çizgimiz bir fikir birliğimiz var. Bu değerler doğrultusunda yavaşça ince eleyip sık dokuyarak genişlemek düşüncemiz. Yakında aramızda göreceğiniz bir grup da var tahmin edersiniz.




TR Self Confusion adı altında planladığınız projelerden ve hedeflediğiniz noktadan bahseder misin?


Şu aralar hepimizin içinde olduğu bir projemiz yok, kısa zaman içinde Karaçalı’nın solo albümü var ve daha sonra prodüktörlüğünü benim yaptığım Mirza albümü olacak. Patron & Da Poet ortak albümü geliyor. Çok uzakları göremiyorum şimdiden umarım herkesin yararına olur.

Albüm kapak tasarımından alt yapılarına kadar senin imzanı taşıyor buna ek olarak da hiçbir düet parçası yer almıyor yeni projende. Özel bir nedeni var mı bu tercihlerin ya da duru bir Saian duruşu diyebilir miyiz buna?

Tamamen kendi ürettiğim bir projeyi insanlarla paylaşmak gerçekten keyifli, karşılığı olmasa da ben keyif aldım. Soruna gelecek olursak aslında düet parça olmamasının temel bir nedeni yok. Ben albümü yapma kararını aldığımdan beri tek bir kelimesinden tut kapağına kadar her şeyi kendim için yaptım, dedim ki zaten maddi bir karşılık göremiyorum o zaman keyif aldığım bir albüm yaparım, öyle de yaptım. Mesela “Olma!” albümümde ya da “Opus Magnum Provaları”nda insanların tepkisini merak ediyordum, bu önemliydi ama bu albümde hiçbir endişem olmadı çünkü ben kendim için bir şey meydana getirdim ve bunu sadece insanlarla paylaştım ne düşünürlerse düşünsünler diyebildim. Albüm tamamen ‘ben’ ve bana ait olduğundan belki de düet parça olmadı, benim yazacaklarımdan başkasına sıra mı kalmadı artık nedir..?

Şimdiye kadar Saian'dan bolca diss track dinleme imkanımız oldu. “Sıkı Dur” parçasına da o gözle bakabilir miyiz?

Aslında bu albümde kimseyi üzüp rahatsız etmek istemiyordum ilk başlarken aldığım karar da buydu fakat sonradan fark ettim ki bu tarz battle ya da diss içerikli parçalar yapmazsam kendimi rap yapmış gibi hissetmiyorum. “Sıkı Dur” ya da “Hayvan” parçalarını bu yüzden yaptım. O parçalarda rahatsızlık veren huzur bozan bir muhteva var tabi, biraz da diş göstermek amaç.

Albümün adından ve 7 şarkıdan oluşmasını göz önüne alarak bu albüme aslında bir sonraki albüm için piyasaya uyarı niteliği taşıyan bir basamak diyebilir miyiz?

Yok ya öyle düşünmedim aslında. Keşke zaman bulabilsem de provası değil de bir “Opus Magnum” yapabilsem. Bu albüm bile üniversiteden sıyrılabildiğim kısa bir zamanda yapıldı. Bir de yaz bitmeden ya da Eylül ayı içinde çok kısa zamanda ufak bir solo ep, fazlasıyla absürt herkesin dinleyemeyeceği iç gıcıklayan bir albüm yapmak istiyorum, bakalım.




“Varolmanın Karşı Konulmaz Hafifliği” parçasında Saian Güney'e çok katı bir dille sesleniyor. Yaşadığı hayatın olumsuz yanlarını biraz sitem havasında anlatıyor. Parçanda kendi kendine sorduğun soruyu yineleyecek olursak; bundan sonra Saian neler yapacak, hayatında neler olacak?

Gerçekten parçada dediğim gibi bilemiyorum. O parçada kendimle yaşadığım içsel çatışmayı birazcık anahtar deliğinden röntgenlettim dinleyiciye. Saian ne yapar emin değilim ama Güney’in hayatı ağır basıyor yani işte normal bir hayat; okulu bitir, askere git gel, işe gir, evlenip çoluğa çocuğa karış biçiminde bir hayatım olacak sanırım ve Saian büyük ihtimalle bir gün dönüp arkama baktığımda acı-tatlı bir anı olarak kalacak gibime geliyor.

“Hayvan” isimli şarkında, hem underground piyasasının durumunu hem de kendi konumunu net bir şekilde anlatmışsın. Saian'ın gölgesinde kalan bir underground piyasa canlanıyor gözümüzde?

Aslında o parçada ince hesaplar zor hedefler yok sadece o tarz parçaları çok hızlı ve zevkle yazabiliyorum tabi fark etmişsindir ki sinirli oluyorum. O an kafamda çakan şimşekler yönlendiriveriyor beni ve diyebilirim ki ‘Hayvan’ dinleyiciye nanik çeken bir parça oldu. Underground piyasasının benim gölgemde olduğunu sanmıyorum ama mütevazi bir insan olduğum halde şu anki piyasaya oranla çok çok iyi bir mc olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim, çıtam epey yukarda ve yaptığım her yeni işte daha da yükseltiyorum benim için de önemli olan bu.

Ayrıca kullandığın skitler parçayla son derece uyumlu olmuş ve bir hayli dikkat çekici kılmış parçayı. Hangi Türk filminden alıntı yaptın öğrenebilir miyiz?

Teşekkür ederim. Skitler büyük usta Cüneyt Arkın’ın 1982 senesi yapımı çok sevdiğim “Son Savaşçı” filminden, şehri Ninjalar basar ve onların hakkından gelebilecek kişi Cüneyt Arkın’dan başkası değildir.

Albümün altyapılarına baktığımızda eski albümlerine nazaran değişiklikler görüyoruz. Bu albüm sürecindeki ruh halinden mi kaynaklanıyor yoksa değişikliğin gerektiğini mi düşündün?

Biraz daha aykırı rijit sample’lar kullanmak istedim, kendi zevkimi ön planda tuttum belki de bu yüzden beğenmeyenler de oldu. Ruh hali de etkili tabi ve parçaların içerikleri de yön verebiliyor altyapılara. Parçaların bpm’lerinde yani tempolarında da farklılıklar var mesela yaklaşık 3 parça 80 bpm ve altında oysa ben normalde 90-95’in altına inmezdim, o yönden de farklı oldu.

Her iki albüm kapağına da özel bir parantez açmak gerekir aslında. Özellikle belli bir dönemi kapsayan renkli karelere yer vermişsin albüm kapaklarında. Nasıl çıktı bu fikir ortaya, hazırlama sürecinden bahseder misin?

Ya ben orijinal farklı bir kapak yapabilmek için nerdeyse hiç kullanmadığım o karın ağrısı Photoshop programını kısmen söktüm diyebilirim. Dizayn zaten kafamda oluşmuştu bunu madde haline getirmek kalmıştı, tek tek lazım gelen fotoğrafları buldum bu noktada Mirza yardım etti ararken. Genel olarak hayranlık duyduğum o eski Yeşilçam aktris ve aktörleri kullandım ve biraz da imrendiğim ‘Retro’ kültürünü yansıtmaya çalıştım tabi mesaj içerikli öğeler de var kapakta, ayrıca “Al Sevgilim Anne Ol Bununla”yı ithaf ettiğim kız arkadaşımı da çaktırmadan Cadillac ve Şener Şen’in arasına bırakıverdim –m- harfinin üzerine basıyor. Arka kapakta hayranı olduğum 2 kült yönetmen Tinto Brass ve Takeshi Kitano var merak ediliyor, kötü adamları koymadan olmazdı o yüzden ben de varım.

Son olarak Hiphoplife üyelerine söylemek istediklerin neler?

Ya gerçekten sorular güzel, farklı ve ciddiyetle hazırlanmış çok memnun oldum her zaman insana böyle değer vermiyorlar, röportaj için tüm Hiphoplife ekibine teşekkür ederim. Üyelere ise şunu demek istiyorum:

En azından forumlarda ve özel olarak gönderdiğiniz mesajlarınızda şu berbat internet ve msn yazım tarzınızdan vazgeçin, bari Türkçe bize kalsın. Saygı ve sevgilerimle …

Multimedya : Saian

Myspace: www.myspace.com/sakultasaian
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sıkı Durun O Geldi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Edirne HipHop :: Türkçe Rap :: Ropörtajlar-
Buraya geçin: